• Contact
  • About Us
Wednesday, December 17, 2025
  • Login
Turkey Tribune
  • Turkey
  • World
  • Business
  • Travel
  • Opinion
  • Turkestan
No Result
View All Result
  • Turkey
  • World
  • Business
  • Travel
  • Opinion
  • Turkestan
No Result
View All Result
Turkey Tribune
No Result
View All Result
Home Türkçe

Ölçü siyaset değil hakikattir

TT Türkçe by TT Türkçe
June 4, 2023
in Türkçe
Reading Time: 6 mins read
A A
393
SHARES
1.4k
VIEWS
Share on XShare on Whatsapp

Iki asırdır ölçülerimizi kaybettik. O yüzden araçlarla amaçları kolaylıkla birbirine karıştırmaktan, araçları amaçların yerine yerleştirmekten başka bir şey yapamıyoruz.

Amaçlarımızı yitirdik, araçların esiri hâline geldik.

Hayatımızı araçlar, özellikle de siyaset şekillendiriyor.

Oysa siyaset sadece bir araçtır; siyasetin bir ruhu yoktur; siyasetin dayanması gereken, siyasete anlam ve ruh katacak tek ölçü hakikattir.

Hakikati siyasete göre değerlendirirsek, başka bir ifadeyle siyaseti hakikatin önüne geçirirsek, hakikatten eser kalmaz ortada.

Sonuçta, siyasetin, yani araçların hakikati yutması ve buharlaştırması önlenemez.

Oysa siyaset, kurucu bir kaynak değil, koruyucu bir barınak olabilir, yol açabilir sadece… Hakikatin yani kurucu kaynağın ışığında, elbette.

MEDENİYET ÖLÇEĞİNDE ÇÖZÜMLER ŞART

O yüzden siyaseti değil hakikati önceliyorum her yazımda.

Bunun iki nedeni var:

Birincisi, biraz önce de dikkat çektiğim gibi, siyaset araçtır yalnızca.

Türkiye’nin asıl sorunları siyasî, ekonomik sorunlar değil, köklü, varoluşsal, medeniyet çapında sorunlardır.

Siyasî ya da ekonomik gibi görünen sorunların hepsi de, sonuçtur.

Sonuçlardan yola çıkarak, köklü bir sorunu aslâ çözemezsiniz. Bırakınız çözmeyi, sorunu doğru teşhis edemez, kalıcı çözüm önerileri geliştiremezsiniz.

Köklü sorunlara, geçici (sadece sonuçları eksene alan) çözüm önerileri geliştirmek, asıl sorunu atlamakla, dolayısıyla sorunun kaynağını, nedenini görememekle sonuçlanır.

Kalıcı sorunlara geçici çözüm önerileri geliştirmek, sorunları daha da derinleştirir, kangrene çevirir ve içinden çıkılamaz hâle getirir.

Sözgelişi, eğitim sorunu, kültür sorunu, şehircilik, medya ve gençlik sorunları, bu toplumun hem geçmişiyle hem de geleceğiyle ilgili köklü, varoluşsal ve medeniyet çapında sorunlardır.

Bu sorunları hem kavrayabilmek hem de hâl yoluna koyabilmek için, önce içinde yaşadığınız çağı çok iyi tanımak zorundasınız; çünkü içinde yaşadığınız çağı tanıyamazsanız, sürgit tanımlanırsınız ve tanıyamadığınız bir çağı değiştirme iddiasında bulunamazsınız.

Sorunlarımızın hâl yoluna konulmasında bir mesafe katedebilmemiz, hakikat ekseninde, hakikati ölçüt alarak içinde yaşadığımız sorunlara bakabilmemizle ve çağın sorunlarını da, kendi sorunlarımızı da bu şekilde sarahate kavuşturabilmemizle doğru orantılıdır.

YANLIŞ SORULARIN DOĞRU CEVABI OLMAZ!

Ayrıca, yaşadığımız bu köklü sorunların hem çağla hem de yaşadığımız iki asırlık modernleşme (sekülerleşme ve medeniyet iddialarımızı terketme) açmazıyla ne tür irtibatları olduğunu çok iyi görebilmeniz gerekir.

Bunun tek yolu var: Bizim medeniyet iddialarımızı niçin, hangi gerekçelerle reddetme aymazlığı sergilediğimizi görebilmek, bunun için de sorunları çok iyi teşhis ve tedavi etmek.

Eğer yanlış teşhis yaparsanız, uygulayacağınız “tedavi”nin bırakınız “hasta”yı iyileştirmesini bilakis “hasta”yı perişan etmesini hatta öldürmesini bile önleyemezsiniz.

Sorunu doğru teşhis edemezseniz, doğru sorular soramazsınız; yanlış sorular sorasınız; yanlış soruların doğru cevabı olmaz.

Yaşadığımız sorunların kangrene dönüşmesinin temel nedeni, sorunları bütün boyutlarıyla kavrayamayışımız, dolaysıyla yanlış sorular sormamızdır. Hâl böyle olunca da sorunlarımıza doğru ve kalıcı çıkış yolları sunabilmemiz zorlaşıyor kaçınılmaz olarak.

Dahası hem çağı tanıma, hem de yaşadığımız sorunların nereden kaynaklandığını belirleme sürecinde de, kendi bakış açılarımızı, kendi kavramlarımızı verimli bir şekilde kullanabiliyor olmalıyız. Başkalarının kavramlarıyla kendi dünyanızı kuramazsınız çünkü.

ASLOLAN HAKİKAT, GERİSİ TEFERRUAT…

Sorunlarımızın teşhis, tespit ve tedavisinde, en temel sorunumuzun “metodolojik”, dolayısıyla usûl yani bakış açısı sorunu olduğunun ne kadar farkındayız, bilmiyorum doğrusu.

O yüzden köklü, varoluşsal sorunları bile geçici, ayartıcı, sorunu iyice kangrene çevirecek çıkış yolları öneriyoruz iki asırdır.

O yüzden bir arpa boyu yol alamıyoruz.

Oysa yürüdüğünüz yol kadar değil, aldığınız mesafe kadarsınız…

Bu şu demek: Bildiğiniz kadar değil, olduğunuz kadarsınız…

Aslolan bilmek değil, olmak’tır çünkü.

Elbette bilme’den olunmaz. Ama olmadan, kıvamını bulmadan, olgunlaşmadan, bunun için de kemâl merdivenlerini tırmanmadan hiç bir şey bihakkın bilinmez.

Özetle… Ölçümüz hakikat olacak, siyaset değil.

Hakikat amaç, siyaset araçtır çünkü.

Siyaseti yani aracı hakikatin yani amacın önüne geçirirseniz, hem aracın amacı yutmasını önleyemezsiniz hem de hakikatten eser kalmaz ortada.

Aslolan hakikattir, gerisi teferruat.

Vesselâm.

Yusuf Kaplan

Yeni Şafak

Tags: çözümsiyasetYusuf Kaplan
TT Türkçe

TT Türkçe

Become a Columnist!

Share your voice on TT

  • Turkey
  • Arts & Culture
  • Business
  • Invest
  • Opinion
  • Sports
  • Thought & Litrature
  • Turkestan
  • World
Turkey Tribune

© 2025 Turkey Tribune. All rights reserved

Turkey Tribune - Turkey's International Voice

  • About Us
  • Privacy Policy
  • Contact Us
  • Advertise
  • Write For Us
  • Free Books

Follow Us

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In
No Result
View All Result
  • Turkey
  • Arts & Culture
  • Business
  • Invest
  • Opinion
  • Sports
  • Thought & Litrature
  • Turkestan
  • World

© 2025 Turkey Tribune. All rights reserved

Your text